13 Şubat 2022

Kolay mı sandın

Sabah yine baya zor kalktım. 12 falandı galiba. Gece bi rüya görüp uyandım. Sonra unutmak istemedim telefona not aldım rüyayı. İlkbahar gelmişti, kırmızı tişört giymiştim bi misafirimiz vardı falan. Hayırdır inşallah. 

Zorla kalktım yataktan sabah, hatta öğlen demeliyim sanırım. Kahvaltı için zorladım kendimi. Neyse ki “Hometown cha cha cha” izlemek kolaylaştırıyor kahvaltıyı biraz. Onu izleyeceğim diye yiyorum. Sonra da akşama kadar başından kalkamıyorum gerçi :)

Bugün yemek yaptım kendime. Yemek dediğim de salçalı, sarımsaklı, naneli bulgur pilavı. Bir de ton balığı vardı onunla yedim. Biraz göbek salata vardı onu da sosladım aldım masaya. Kendim için bir şeyler hazırlayıp yemek iyi hissettirdi. Hem kafam dağıldı hem de beslenmiş oldum. Beslenme konusunda çok kötüyüm, kendime hiç iyi bakmıyorum.

Genel olarak kendime pek iyi bakmıyorum. Yeme içme spor ev düzeni temizliği vs… Hep her şeyi erteleye erteleye sürünerek yaşıyorum resmen. Sanki sürekli birileri beni kurtarsın modundayım. Sonra da ruh halim de yerlerde sürünüyor tabi. Çalışma masam, odam karışık. Kafam gibi. Daha bunları toplayamazken kafamı nasıl toplayayım.

Neyse bi de çamaşırları yıkadım, onu da erteleyip duruyordum. Bulaşıkları makineye dizdim. Biraz mutfak da toparlandı.

Sonra aktardan kurutulmuş sarı kantaron almıştım bir haftadır poşette duruyordu. Onu açıp ufalayıp kavanoza doldurdum, su kaynatıp bi bardak içtim. Her gün düzenli içmek antidepresan gibi hafif depresyona iyi geliyormuş. O yüzden almıştım. Şimdilik pek bir şey hissetmedim ama biraz devam edicem bakalım.

Kitap okumak istiyorum ama elime alasım gelmiyor neden acaba, düzelmeyi reddediyor olabilir miyim? Kitabın bana iyi geldiğini bile bile okuyamamak çok ilginç. Ama resmen kendimi başka şeylerle oyalıyorum okumamak için, enteresan gerçekten. Kendimin düşmanı gibiyim. Düzelmek istemiyor gibiyim. Belki de tek sorun kendimimdir, benimdir. Hayatımın düzene girememesindeki en büyük engel benimdir. Hatta belki de tek engel.

Yarın iş var. Ne giycem hiç bilmiyorum. Birazdan banyo yapıcam.

Yeni bir hafta, sonra yine bir hafta sonu, sonra yeniden… 

2021 genel olarak çok zor bir yıldı benim için. Her konuda sınandım neredeyse. Aile, kardeş, arkadaş, iş, aşk. Mahvetti beni. Hepsinde ayrı ayrı hayal kırıklıkları yaşadım. Bir tane tutunacağım bir şey bulamadım. Bunlarla uğraşmaktan yılın nasıl geçtiğini de anlamadım. Ama ölüp yeniden doğdum sanki. Kendimi çok değişmiş hissediyorum özellikle insan ilişkilerinde. O saflık, yersiz ve fazla iyi niyet gitti. Güven gitti aslında. Kendimden başka hiç kimsem olmadığını fark ettim. Etrafımdaki insanlara yürekten değil göstermelik yaklaşmaya başladım çünkü doğrusu bu gibi geliyor artık… Daha iyisini hak eden var mıdır şüpheliyim. İnsanoğlu ne kadar iyi olursa olsun karşı taraf biraz daha verici olunca kendini bir şey sanıp ezmeye çalışıyor direk. 

Herkesin kendine özgü travmaları var. Suçlamıyorum kimseyi. Kimseye müdahale edemem. Herkes kendi hikayesini yaşıyor. Ben sadece kendimi nerede tuttuğuma bakarım. Bana kötü davranan bir kişiye “böyle değil şöyle davranmalısın” diye diretemem, söylerim ama yapmak doğasında yoksa zorla yaptıramam. Ya da belki de bana kötü davranmak istiyordur, görevi budur. Hayat bu yolla bir sınav verdiriyordur bana. Ben kendimden sorumluyum. 

Hayat zor.


12 Şubat 2022

Uzun ince bir yolda gidiyoruz gündüz gece

İki sayfa kitap okuduk diye mutlu olduk yine. 

Sabah kalkasım gelmiyordu bir türlü. Kendimi zorlayıp duşa girdim, pek sabahları duş alma alışkanlığım yoktur. Her gün duş alanlardan da değilim, 3-4 günde bir. Baya üşengeç biriyim. Ama iyi geliyormuş. Ferahladım. 

Şu an saat 18:18. 

Birkaç haftadır o kadar fazla böyle saatlere denk geliyorum ki. İstisnasız her gün en az 4-5 kere. Saate baktığımda bu şekilde uyumlu gelmeme durumu çok az. Hayat bana ne mesajı veriyor da bir türlü anlamıyorum acaba.

Neyse. Sonra kahvaltı hazırladım. Netflix ile yedim. Cha cha diye bir Kore dizisi var onu izliyorum, çok tatlı.

Sonra eski günlüğümü okudum biraz. Şimdiki durumları yazdım. Bu da iyi geldi baya. Hem geçmişten bir şeyler okumak hem de kalem ile kağıda bir şeyler yazmak.

Az önce de Beyhan Budak’ın “Mutluluğu kaybettiğin yerde arama” kitabına başladım. Bir kaç sayfa okudum ve iyi hissetmeye başladım bile. Çok ilginç. Kendi duygularımı, sıkışmışlığımı sadece ben yaşıyormuşum gibi bir yanılgıya kapılıyorum çoğu zaman, sonra böyle başkalarından da okuyunca ya da dinleyince yalnız olmadığımı fark edip biraz daha güçlü hissediyorum.

Ne yaşanacaksa yaşanıyor, hayat bu, biz ise her engele ve her moral bozucu etkene rağmen bu yolu gitmeye devam etmek zorundayız.