28 Aralık 2021

Narin kelebek mi kıymetli öküz mü

Biraz nazik, vicdanlı, yumuşak, güler yüzlü davranınca insanlar ezmek için sıraya giriyor resmen. Ne tuhaf şu insanoğlu ya. Kimse kendini değer görmeye layık bulmadığı için değer verince anında ezme moduna geçiyorlar, salak yerine koymaya çalışıyorlar. 

Bugün moralsizim biraz, gece huzursuz bir rüya gördüm. Bu yüzden işyerinde kimseye kibarlık yapacak hali de bulamıyorum dövecek gibi konuşuyorum farkında olmadan, umursayamıyorum. Sürekli konuşup pek dinlemeyen biri var mesela ben de onu dinlemedim bu sefer, zorla kendimi dinlettim. Ben dinlemeyince o dinlemek zorunda kaldı.  Normalde kim zor durumdaysa hemen yardım eli uzatırdım işleri kolaylaştırırdım vs aptal gibi. Üç maymunu oynadım. Ve inanır mısınız resmen kıymetlendim. Benimle konuşmalarından belli oluyor, gözlerimin içine bakarak ne cevap vereceğim diye bekleyerek konuşuyorlar. Bir şeye karar verildiyse özellikle gelip bana haber veriliyor falan. 

Hiç kimse mi değer vermeye layık olmaz ya. Herkesin mi ayarı bozulur biraz kıymet verince. 

Barış Özcan’ın zinciri kırma çizelgesini bu sene “kibarlaşmamak” hedefiyle mi yapsam acaba? Her gün birine öküz gibi davrandıkça tik atayım belki ben de odunlaşırım zamanla. Başka türlü üzüntüden başka bir şey gelmiyor çünkü geri dönüş olarak.

Siz “zinciri kırma” yapıyor musunuz? Bu sene ilk defa denemek istiyorum. Üstteki öküzlük kısmı işin şakasıydı, daha karar vermedim belki her gün bir çizim ya da kitap okuma gibi bir şey olur. Düşüneceğim. 

19 Aralık 2021

Pazar

Dün kar kış kıyamet bugün Güneş, havalar da ilginç yani :)

Gerçi Güneş olsa bile yine buz gibi de. 

Yarın iş başı, bir haftayı daha geride bırakmak üzere yeniden başlıyoruz. 

Bugün dolunay günüydü. Bu sabah. Pek bir gerginiz. Yani şahsen ben öyleyim. 

Avrupa yakası izleyip sakinleşiyorum :)) bu dizi iyi geliyor bana bu aralar. 

La casa de papel bitti, snowpiercer bitti kulüp bitti yeni sezonları bekliyorum. 

Kitap okumaya çalışıyorum bi de. Sürekli yarım bırakıp başka kitaba geçmesem okuyacağım da. 

Atkıya başlamıştım kendime geçenlerde. Kahverengi bir ip alıp. Onu öreyim de biraz zihnim durulsun.  

Bu hesabıma ikinci bir blog açtım bu arada ben, tutturabilecek miyim bakalım. 

Bir de kendime bir sözüm var: İçinden çıkılmaz bir hal aldığında cevabın kendi içinde olduğunu unutma. 

Kendimi seviyorum. Hayatı seviyorum. Gücümün farkındayım. Sizi de seviyorum.:)

Görüşürüz canlar. 

15 Aralık 2021

Tutunamayanlar

Bu akşam şöyle bir odama baktım, kitaplığıma, defterlerime, eşyalarıma… dedim galiba ben böyle burda hep aynı şekilde yaşayıp sonra da yaşlanıp ölüp gidicem.

Umutlarım, hayallerim sürekli yıkılıyor. 

Güveniyorum hep pişman oluyorum. 

Bana mutluluk, kolaylık yok belki de. 

Yanlış beklentilere giriyorum herhalde. Benim hayatı böyle debelene debelene, yıkılı kalka, hep bi savaş içinde geçirmem yazılmıştır belki. Değiştiremem ki. 

Olmuyor ne yapsam, ne kadar uğraşsam, başka başka yollar denesem de olmuyor. 

Hayat çok zor be. 

Neyse ben az önce bi İnstagram hesabı açtım. 

Kimseye güvenemiyorken daha çok sığınıyor insan sanal arkadaşlıklara. Hayatına dahil etme sınırların daha uzaktan oluyor ondan galiba .

İstedim ki ordan birbirimizi takip edelim, kim olduğumu sere serpe yaymasam da sanki MSN zamanındaki gibi gizli sanal bir kullanıcı olarak bu hesapta sizinle kaynaşmak istiyorum. Fotoğrafımı falan paylaşmasam da ben olduğumu bilin yeter.

Gelmez misiniz: @ayingolgesinde2021 kullanıcı adım. Geleni geri takip edicem. Görüşürüz. 


Bir de, malum şahsı yani işyerinde kafamı karıştıran kişiyi sosyal medyalarımdan sildim. İstanbulu kurtarmış gibi bir his var içimde. Çok gurur duydum kendimle. Zaten ilk ben eklemiştim arkadaşlık adına ama adam ne arkadaş oluyor ne sevgili, ha bire flört ediyor. Boğuluyorum artık. Tüm bağları, iletişimi koparmaya karar verdim.