17 Eylül 2021

Bir’ey olabilmek bu kadar zor olmamalı

Hiç sevmediğim bir huyum var, birini dinlerken o kişi ne diyorsa desin onun tarafından bakıp onu haklı buluyorum. Kendi tarafımda kalıp öyle dinleyemiyorum, karşı taraf haksız yere beni suçluyor olsa bile onu haklı görebiliyorum. 
Çok fazla empati kuruyorum, ya da sempati mi deniyordu buna? Kendim olarak kalamıyorum, karşı tarafı çok fazla içselleştiriyorum. Nefret ediyorum bu huyumdan. Daha sonra yalnız kalıp düşündüğümde ancak farkına varabiliyorum ne yaptığımın. Onun ne kadar haksız olduğunun ya da hiç açıklayıcı konuşmadığının ve benim de anlamıyor görünmemek için renk vermiyim derken almam gereken bilgileri alamadığımın falan…

Son zamanlarda birkaç örnek yaşadım bununla ilgili ama tek tek anlatmicam. Bugünkü bir durumu anlatıcam. 

Sizin için ciddiye almaya bile değmeyecek kadar küçük belki ama benim için hayatımın önemli anlarından biri sayılabilir. 

Yıllardır ortodonti tedavisi görüyorum, teller çıktı ama hareketli teller ile vs devam ettiriyoruz bir türlü bitmedi. Bugün de kontrol vardı, geçen hafta da gitmiştim ve doktora bu tellerin artık çok eskidiğini söyleyip yeni bir tane yapabilir miyiz dedim. 
Doktorum da ağzından zorla cımbızla anca laf alabildiğim ve onda da içinden konuştuğu için ne dediğini anlamakta çok zorlandığım bir adam. Zamanında işsizken araştırıp en uygun fiyatlı olarak onu bulabildiğim için gitmiştim tamamen maddi durumumdan kaynaklı. Çok seçeneğim yoktu yani. 
Ben öyle deyince “o zaman bir değişiklik yapalım sana plağa geçelim” dedi, biraz da böyle espri yapmaya çalışıyor ama yapamıyor gibi şaka mı yaptı ciddi mi söyledi anlaşılmıyor. Plak dediği dişlerin şeklinde şeffaf bir aparat. Diş beyazlatmada kullananlar da varmış diye biliyorum.
Onu dedi ve asistanına karışım hazırlamasını söyledi sonra o karışımı dişlerime yapıştırıp kalıp almak için biraz bekledi ve çıkardı. Haftaya gel dedi. Yani bugün. Gittim, plak’ı taktı dişime. Bişeyler dedi iki hafta kalsın mı dedi acaba ama o kadar kendinden emin değil ki konuşması, insan ciddiye alamıyor “galiba yanlış söyledi” diye düşünmeden edemiyor. Üstüne basa basa söylemediği için. 
Ne kadar takacağım dedim, sadece yemek yerken çıkar ama yemek süren 12 saat sürmesin tabi dedi güldü. Ben de güldüm. Sonra “yani 24 saat kalacak mı?” dedim “evet” dedi.  Şimdi yazarken hatırlıyorum da burda da bir şeyler söylemiş olabilir gibi geçiyor sessiz, dikkat çekmeyecek bir şekilde. Birkaç yerde içinden konuşarak bir şeyler dediğini fark ediyorum şimdi ama ne dediklerini hatırlamıyorum çünkü kendi kendine önemsiz şeylerden bahsediyor gibiydi. Kendimi verip dinleyemedim. 
Tam çıkıp gidiyorken geri dönüp “tekrar ne zaman geleyim” dedim, düşündü “2 ay sonra” dedi. Tamam dedim çıktım. İki ay boyunca ben bununla nasıl işe gidicem nasıl konuşucam diye düşünerek minibüse bindim. Gideceğim yeri söylerken kelimelerim peltek çıktı, modum düştü. Ortodonti tedavisine ilk başladığım zamanlarda bunlar sevimli gelirdi çünkü bir gün biteceğini biliyordum. Ama o kadar uzadı ki artık ömür boyu devam edecekmişim gibi geliyor. Hiç bitmeyecek galiba ya. 
35 yaşında koca kadınım hala dişime plak falan takıyorum çocuk gibi. Ne zormuş, ne bitmez şeymiş. Düzgün dişleriniz varsa kıymetini bilin. 
Minibüse bindim biraz gittim ama içim içimi yiyor “ben nasıl 2 ay bununla yaşıycam gece gündüz ya, öncekini sadece gece 8 saat takıyordum şimdi neden 24 saate çıktı ki, acaba beni hatırlamadı mı başka biriyle mi karıştırdı daha yeni tedavi olan biriyim mi sandı” vs diye. Eve gitsem çaresiz bir şekilde oturup kendimi yicem, belki takmaktan vazgeçicem tedaviyi bırakıcam ya da haftaya tekrar gelicem (çünkü sadece haftanın bir günü çalışıyor doktor). Ya da evin orda minibüsten inince eve girmeden gerisin geriye doktora gidicem. Acaba şimdi mi insem minibüsten diye düşündüm. Başka bir seçenek aradım kendime ama bulamadım, dayanamayıp indim ve karşı tarafa geçip otobüse binip hastaneye geri döndüm. Asistana söyledim az önce plak verdi doktor ama bir şey sormak istiyorum kendisine dedim. Biraz bekleyin dedi. İçerdeki hasta çıkınca doktor beni gördü bir şey mi var dedi. “Doktor bey hatırlıyor musunuz ben geçen hafta geldim size tel takıyordum sadece geceleri” dedim. Hemen lafımı bitirir bitirmez “evet evet biliyorum zaten” dedi. “Ben o teli sadece 8 saat takıyordum ama bu plağı 24 saat dediniz. İşe gidiyorum nasıl takıcam ki ben devamlı, konuşamam bununla. Teli takmaya devam etsem olmaz mı” dedim. “Merak etme işte zorlanmazsın, konuşursun, bu haftasonu full tak pazartesi konuşursun. 2 hafta takacaksın zaten” dedi “ama iki ay dediniz” dedim “2 ay sonra gel dedim” dedi, “o zaman 2 hafta sonra napcam hiçbir şey takmayacak mıyım” dedim “iki hafta sonra sadece gece takarak devam edeceksin” dedi. 
Yahu bunu baştan böyle tane tane anlatsana. 
“Tamam o zaman” dedim çıktım hastaneden. 
Sanki karşımda başka biri vardı, içerde ağzından zor laf aldığım adam ben karşısına dikilip sorunca ne de güzel tane tane anlattı. 

Şimdi diyeceksin ki ne alaka karşındakinin yerine kendimi koymakla bu doktor muhabbeti. Bence çok alakalı aslında. Şöyle ki, doktoru her türlü alttan alıyorum, yanlış davranışlarını mazur görüyorum. Ya da yanlış  demeyelim de, yetersiz davranışlarını diyelim. Yani açıklayıcı olmaması, net konuşmaması, tam bilgi vermemesi gibi. Yani benim orda anlamadığım yerde doktora “anlamadım” diyebilmem lazımken diyemiyorum, “morali bir şeye bozulmuş da ondan sesi çok çıkmıyor olabilir” gibi mazeretler üretiyorum kendimce. Halbuki ne alakası var. En ufak bir şeyden senaryolar yazmaya ne gerek var. 
Şimdi bile “herhalde üni hayatında çok ezilmiş, dışlanmış, hocaları tarafından çok zorlanmış olabilir ya da belki de ailede istenmeyen bir çocuk olarak yetişmiş ya da çok zor bir ailede büyümüş olabilir illa ki bu karakterinin altında yatan bir şeyler olmuştur ki adam kendini ifade edemiyor sorun yaşıyor olmalı” diye düşünüp ona üzülüyorum ve bu huyumdan nefret ediyorum. Bunu düşündüğümü bilse doktor da benden nefret eder çok yüksek ihtimalle çünkü kimse kimsenin özellikle hastasının kendisi hakkında böyle acıma hissiyle bir şeyler düşünmesini istemez diye düşünüyorum. 
Biri benim hakkımda böyle şeyler düşünse o kişiyle çok fazla muhatap olmak istemem şahsen. Her konuştuğumda bana acıdığını düşünürüm çünkü. 

Hep karşı tarafı haklı görüyorum, hep onları onaylıyorum. Karşımda durup sadece ağızlarını hareket ettiriyorlar ben de hep başımı sallayıp hak veriyorum, hatta bazen hızımı alamayıp övgüye de başlıyorum aslansın kaplansın gibilerinden.
Arkadaşlarımda çok yapıyorum bunu, pohpohlayıp duruyorum sonra ben değersiz görülmeye başlıyorum. Sonra da bana düşman oluyorlar. 
Sevgililerimde de yapıyorum, yere göğe sığdıramıyorum, sonra beni terk ediyorlar. 

Ne kadar haklıyım bilmiyorum ama babamı suçluyorum bu konuda. Çünkü babam asla bize söz hakkı vermez, hayır deme seçeneği vermez. Açık açık “bana itaat edeceksiniz” der. Onu övüp pohpohladıkça dünyanın en iyi insanıyızdır ama en ufak bir eleştiride mesela camı açın dediğinde “ama cereyanda kalıyoruz” desek bile kıyametler koparıp bin türlü laf edip kalbimizi paramparça edip yine de bir türlü içi soğumayan ve her tartışmada bunu da yeniden gündeme getirip yine kızan bir adam. Ona karşı gelmek, onu eleştirmek, yaptığı bir şeyi küçük görmek ölüm gibi bir şey. Böyle bu şekilde büyüyünce de kimseye karşı dik duramaz hale geliyorsun işte…….. Some Turkish family problems……..

Neyse işte sözün özü, o minibüsten inip geri dönüp doktora sorup iyice öğrenip dönmem benim için büyük bir şeydi ve kendimi çok güçlü hissettim. Sanki iş kursam yönetebilirmişim gibi, sanki elimden her iş gelirmiş gibi, sanki herkesle sağlıklı iletişim kurabilirmişim gibi, kendimi savunabilirmişim gibi falan….

3 yorum:

  1. Bu konuyu gündemine alıp, önemseyip öyle güzel analiz etmişsin ki son paragrafta dediğin her şeyi yapabilecek güçte olduğunu düşündürdün bana da. İnsanın meziyetlerini olduğu kadar zaaflarını da bilip yönetmeye çalışması büyük bir erdem bence. Kutluyorum seni :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazımı sonuna kadar okuyup yorum yaptığın için çok teşekkür ederim ☺️
      Ben kendimi bu kadar aciz, başarısız, sıkışmış hissederken senin iyi bir şeyler yakalayıp/fark edip söylemen biraz üzerimdeki bir iki tozu havalandırdı, mutlu etti 😇 iyi ki varsın.

      Sil
    2. Sen de iyi ki varsın ve çok değerlisin. Bunu sakın unutma canım 🙏😍

      Sil