26 Eylül 2021

Kendini kör kuyularda yalnız bırakmak

Bunları buraya yazıyorum ki belki benim gibi başka psikopatlar da vardır da birbirimizi buluruz diye...

Belki de normalimdir, normal olan benimdir, bizizdir, bilemeyiz ki.

Depresyon bağımlısı olduğumu düşünüyorum. Ya da depresyonun hakkını vermem gerekiyor bi kere girdim mi. 

Bir şeye sinirlendiysem birilerinin gelip bana bir şeyler önerip modumu değiştirmeye çalışması işe yaramıyor, asla yapmak istemiyorum. Mesela geçen bi arkadaş çok üzgün ve sinirliyim diye bir şarkı gönderdi, ona iyi geliyormuş böyle anlarda bana da iyi gelir diye ama açıp dinleyesim gelmedi. Açsaydım muhtemelen rahatlardım iyi hissederdim biraz, ama hissetmek istemedim resmen. Ya da belki de açıp dinleyip iyi hissetmezsem kendimi daha kötü hissedeceğim için cesaret edemedim. 

Şu sıralar taşınma durumundayım, hani geçenlerde paşa kılıcı bitkim çiçek açmıştı ya gerçekten de taşınıyorum. Hiç beklemiyordum. Gerçekten de bitki çiçek açınca taşınıyormuşsunuz.

Bir de dilim... dilimden çok çekiyorum. Yılan zehri var sanki dilimde. Birine kafayı taktım mı, birine sinirlendim mi dilimle parçalarım o derece. Öyle bir laf sokarım öyle bir ters düz ederim ki ben bile şaşırırım kendime. Bu biraz da aslında genetik bence aslında. Annem ve babam da diliyle döven öldüren cinsten insanlar çünkü... "Keşke beni dayak manyağı yapsa da şu sözleri söylemese" dedirtirler insana, özellikle babam. Bi de susmuyor da. İyice öldürdüğünden emin olacak illa. Hani filmlerde olur ya, biri birini öldürür ama o kadar hırslanmıştır ki adam öldüğü halde vurmaya devam eder parçalayana kadar, öyle işte.

İş yerinde de birini kırdım galiba. "Şu an çok kırıcı oluyorsun" dedi, öyle demek istemedim şaka yaptım falan dedim ama kendimi çok kötü hissettim. Hala kötü hissediyorum. İnsanlar benimle muhatap olmamalı belki de. Zarar veriyorum, yaralıyorum demek ki.

Neden şu an bu kadar yalnızım, neden evlenmedim, neden patronlarımla sorun yaşıyorum, hep dilim yüzünden işte... Kırılınca, öfkelenince, kıskanınca yeri göğü birbirine katacak kadar büyük bir güç beliriyor içimde Allah'tan cüssem küçük bedensel gücüm pek yok da sadece dilimle yapıyorum yoksa çok kişiye saldırıp sonra da neden yaptım diye oturup ağlayabilirdim. Ben acaba bi dövüş kursuna falan mı yazılsam belki içimdeki savaşçı enerjimi atar rahatlarım biraz. Evet ya. Ama kemiklerimin kırılmayacağı bir yer olsun. Aksi gibi incecik kemiklerim, neredeyse sıfır kaslı kollarım bacaklarım var. Öfkem hep içimde patlıyor, bana zarar veriyor. Bazen de dilimle dışarı kaçıyor, yine dönüp bana zarar vermiş oluyor. Çünkü birini kırmak hayatta en istemediğim şeylerden biri. O kişi ne kadar kırıldıysa ben de en az onun kadar üzgün hissediyorum çok kötü oluyorum. İnsanlara karşı normalde çok aşırı aşırıı kibar, nazik, duyarlı, anaç ve anlayışlıyım. Önceki bi yazımda da belirtmiştim hatta, onlardan çok onları düşünüp her dediklerine onay verip onları yücelten biriyim ama madalyonun diğer yüzü de tam tersi işte. Yani iki tarafta da çok uçlardayım, dengeyi bulmam lazım iletişimde. Dilimi düzeltmem lazım. Ne çok yumuşak ne çok sert, bu ayarı buldum mu hayatım kurtulur resmen ya. Aydınlandım şu an. Hadi bana dövüş kursu bulalım.

10 yorum:

  1. Aslında bir çok özellik anne babadan görerek elde ediliyor. Mesela sakin bir evde büyüyen çocuk daha sakin olur ama sürekli kavga ve kaos ortamında büyüyen çocuk da her şeyi dövüşerek çözmeye çalışır. Huylar kolay değişmiyor, farkındalık lazım sanırım. Benim annem de çok karamsar ve takıntı derecesinde düşünüp durur. Ben de aynıyım. En küçük şeyde moralim bozulur. Çabuk sinirlensem de dışarı pek yansıtan biri değilim, susarım genelde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çocuklar ebeveyni aynalıyor, kabul etmesek de büyüdükçe onlara benzediğimizi fark ediyoruz biz de...

      Sil
  2. Dövüş kursunu bilmem ama babanız aynı benim babam:)) Bırakın tek fiske vurmayı elini bile kaldırmışlığı yoktur bana... Ama keşke konuşmasa da 2 tokat atsa, bitse bu işkence diye dua etmişliğim çok vardır:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aynen ya... Keşke dövse de birilerine gösterecek bir kanıtım olsa dediğim çoktur benim de :)

      Sil
  3. Bazen hiç istemediğim şeyleri yapmak durumunda kalıyorum. Sonucuna da inanamıyorum, çünkü istemsiz giriştiğim eylem beni mutlulaştırıyor. Elbette bu, sonuç her zaman olumlu olacak anlamına da gelmiyor ama bazen istemeden yaptıklarım beni, o kötü ruh halinden kurtarıyor. Yine de sizi çok iyi anlıyorum. İstemedimi istemiyor canına yandığımın canı.
    Ümit ediyorum ki daha sık okuyabilirim sizi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkna etmek çok zor kendini, inadına düzelmek istemiyor sanki insan bazen.
      Teşekkürler, hoş geldiniz :)

      Sil
  4. gerçekten depresyonda isen, yani bunu bilemezsin, bu bir tıbbı teşhis ise, doktorlar dediyse, o zaman tedavi olmalısın tabii, depresyona girsen işe zor gidersin yaa, çalışman zor olur ki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyorum ki depresyonda gibi de değilim tam ama bi tükenmişlik var üzerimde, umutsuz mutsuz olduğum çok oluyor bu aralar.

      Sil
    2. sağlık ocağına gitsene, kan idrar tahlili yaptırsana, bir nedeni olabilir yani, belki bir şey vardır, böbrek taşı gibi şeyler, hiç belli olmaz yani, bişey çıkmazsa bir görün bir psikologa.

      Sil
    3. Olabilir baktırmak lazım, kesin vitamin düşüklüğündendir ama. Her sene oluyor çünkü.

      Sil